8 Kasım 2016 Salı

Tanrıya kalsa 
Elimize pamuklu şeker tadında umutlar verirdi
döktüğümüz gözyaşlarıyla erirdi tüm umutlarımız 
kaldırımlara takılır düşerdi çocuklar 
dizleri yaralarla kaplanır 
ellerinin tersiyle silerlerdi akan burunlarını
kalkıp tekrar dönerlerdi oyunlarına 
benim çocukluğum bi kurşun sesinin gecedeki yankısı kadardı 
nasıl geçtiğini anlayamadım 
kulaklarımı sağır edişini hatırlıyorum 
ve küçük bi çığlıkla yere çöküşümü
dokuz yaşındaydım o vakit 
gözlerimi kapamaya meylederdim anamın her yakarışını gördüğümde 
karanlığa öylesine sığınırdım ki 
yatak altındaki canavarları kendime dost edinirdim 
gözlerimi açtım 
on dokuz yaşındayım 
bakıyorum kendime 
karanlık öylesine sarmış ki bedenimi 
ışıklar kapandığında görünmüyor gözlerimin akı bile 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder